29 Temmuz 2013 Pazartesi

Aralık 2011 Myojo - Hey! Say! Map Yaotome Hikaru x Yamada Ryosuke


Hikaru yeni saç stilin nasıl olacak merak ediyorum!

Hikaru: Yamada, sarı saç sana çok yakışmış!
Yamada: Saç stilimi Hikaru-kun gibi değiştirdiğim için mutluyum, günün anısına fotoğraf çektim.
Hikaru: Sarışın olduğunda stilinde değişti.
Yamada: Seninki de çok değişti Hikaru-kun. Şimdi çok göz alıcısın.
Hikaru: Aslında, stil olarak basit renklerden hoşlanırım.Bu tarzla sarı saç bana yakışmadı ama zevksiz rengim popüler oldu.
Yamada: Sana çok yakıştığını söylemiştim. Şimdiki halini seviyorum. O zamanda Keito ve ben moda stilini övmüştük değil mi? Atkı takarken iyi görünüyorsun demiştik!
Hikaru: Evet, evet. O zaman çok utanmıştım (gülüyor). Ama sarışınken her zaman geriliyorsun değil mi?
Yamada: Evet. Ama, Hikaru-kun'u gördüğüm zaman sarı saça sahip olmanın farklı olduğunu düşünüyorum. Dip kökün geldiği için daima saçını yeniden boyaman gerekiyor.Sıradan bir şampuan kullanamazsın ve saçını iyice beslemen gerek.
Hikaru: Evet. Uyuyacak vaktim bile yok ama saçıma bakım yapmak zorundayım.
Yamada: Sarışın olmanın bir farkı var mı? Mesela, çok mu dikkat çekici?
Hikaru: Hakikaten saçlarım çok dikkat çekiyor. Saçlarımı boyadığım ilk zamanlarda ''Bir daha trene binmek istemiyorum.'' diye düşündüm.
Yamada: Haklısın, Japonya'da sarışın olan pek insan yok.
Hikaru: Modaya uygun elbiseler giyersem daha havalı görünürüm. Çok da dikkat çekmem diye düşündüm.
Yamada: Hikaru-kun, sıradaki saç rengine karar verdin mi?
Hikaru: Saçımın rengini açtırdığım için kül rengini denemek istiyorum. Saçımın rengini değiştirmeden önce kademe kademe değiştirmek istiyorum, tekrar bakım yaparım zarar görmüş saçım yeniden sağlıklı olur.
Yamada: Kül rengi yani gri. Saçını sabırsızlıkla bekliyorum!

İki kişinin acı dolu sohbeti….Acaba bunu okuyuculara yayınlarsak ne olur?

Yamada: Birisi ingilizce konuştuğu zaman anlıyorum ama yalnızca birazcık konuşabiliyorum. Birlikte yemeğe gittiğimiz zaman menüyü işaret ederek japonca ''Şu yemekten bir porsiyon,lütfen.'' dedim (gülüyor).
Hikaru: O zaman çok ilginçti, restorana girdiğimiz zaman garson dokuz kişi olduğumuz için ''9 mu?''dedi.Bende ''9'' diye cevap verdim.Sonra ''Ad?'' dedi ama ben onu japoncadaki Kyumei? diye anladım.(Kyumei: Japoncada dokuz kişi anlamına gelir.) O yüzden ''Kyumei, kyumei!'' diye cevap verdim. Garson adımızı konuk listesine “Kyumei” yazdı. Yemeğimiz masaya servis edilirken bize “Kyumei!” diye hitap ettiler (gülüyor).
Yamada: Garsona ''Biz dokuz kişiyiz, Kyumei~ değiliz'' dedik (gülüyor).
Hikaru: Seyahatimiz sırasında mağazaya girdiğimiz zaman belki farketmişsindir, satış elemanı yaklaşıp bizimle konuşmuştu değil mi? Herhangi bir mağazada ''Neye bakmıştınız?'',''Aradığınızı bulmanıza yardımcı olabilir miyim?'' sorulur diye düşünmüştüm. Bu yüzden onlara ''Hayır, teşekkür ederim.'' diye cevap verdim. Şimdi düşünüyorumda onlara en kötü cevabı vermiş olabilirim.
Yamada: Ayrıca seninlede çok ilgilendiler. (Nakayama) Yuuma'dan ''İngilizce konuşan arkadaşının seni gereğinden fazla bastırmasına izin verme.'' diye bir nasihatta aldım ve bu kalbimde derin bir etki bıraktı. Birisi akıcı bir şekilde ingilizce konuştuğu zaman japonlar anlamakta güçlük çektikleri için sohbet etmekten çekiniyorlar değil mi? Böyle durumlarda akıcı japoncanla cevap verme (gülüyor).
Hikaru: Haklısın, herkes akıcı bir ingilizceyle konuştuğu zaman sadece ''İngilizce bilmiyorum!'' diyebiliyorum.
Yamada: Hikaru-kun, okulda ingilizcen iyi miydi?
Hikaru: Değildi. Sınavlarda doğru yada yanlış sorunun seçimine göre puan alırdım.
Yamada: Ah, anlıyorum. Gramer yada telaffuz! Lise ikinci sınıfa kadar ingilizceyi pek öğrenemedim ama şimdi üçüncü sınıftayım, gerçekten öğrenebileceğimi düşünüyorum. Daha fazla kelime anladığın zaman ingilizce başlıkları okumak daha eğlenceli oluyor.
Hikaru: Pekala, şimdi İngilizce konuşmayı deneyelim!
Yamada:Tamam!
Hikaru: Yarın, yarın (Hika “ertesi gün” demek istiyor.) Alışveriş zamanı,ne alacaksın? Ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi? (gülüyor)
Yamada: Anladım. Hmmm…. Aile hediyesi! Evet~
Hikaru: Ailene ne alacaksın?
Yamada: Hmm…ryukkusakku (Sırt çantası,Yamada katakana dialektiyle söylüyor.) Babaya doğum günü hediyesi. 22 Ekim babamın doğum günü, vakit çok yaklaştı. Ayrıca bu yıl Hawaii'den bir cüzdan satın aldım. Peki Hikaru-kun ertesi gün sen ne satın alacaksın?
Hikaru: Anneme saat.
Yamada: Anladım, anladım.
Hikaru: Anne kara ben ni rikuesuto, saat! [Annem benden bir saat istemişti.]
Yamada: Pekala, satın alalım!
Hikaru: Öncelikle biz hemen hemen japonca konuştuk (gülüyor). Tamamıyla ingilizce konuşmadık.
Yamada: Herkese, bizi sonuna kadar dinlediğiniz için teşekkür ederim ~

Not: İngilizce konuşmalar koyulaştırılmıştır.

Çeviri: Landis

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder